11 Eylül 2009 Cuma

Sel Üzerine Sayıklamalar

AKP'nin içinden çıkan yeni bir tip yönetici modeli var. ''Sayı saymayı bilmiyor ya da dayak yememiş'' bu model yönetici için söylenmiş resmen. Üzeri teflon kaplı bu bıyıkzadeler kesinlikle her türlü başarıyı sahiplenirken diğer tüm başarısızlıkların suçlusu bir başkası oluyor. Aslında ortalama türk yönetici tipi gibi gelse de bu, daha önce hiç bu kadar aymazı, utanmazı/arlanmazı gelmemişti. Hayretler için de, yıllardır, izliyoruz.

Tayyip Erdoğan, en güzel örnek elbette, bir çok konuşmasında ''CHP döneminde karneeeeeeeeeeeeeeyle ekmek alıyordunuzzzzzzzz. Neyse ki biz geldikkkkkkkkkkkkk!!!'' gibi söylemlerle IQ ortalaması 15-25 arası değişen kitleyi gaza getirir alkışlar kopar. Kastettiği karneli dönem 1940'lardır elbette, II. Dünya savaşı dönemi.

Şimdi selle birlikte suçlu, 16 yıldır kendilerinin yönettiği şehirde, İstanbullu vatandaş ve CHP oldu :) Hani azcık daha utanmasalar ''Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda buraları almayacaktı hacı, biz ne yapalım?'' diyecekler...

1. EKOLOJİK KIYAMET: Gezegenimizi çok kötü kullanıyoruz. Teknolojik gelişmelerin karşısında doğayı ciddi tahrip ettik. Ekolojik kıyametten ve iklim değişikliklerinden bahsediliyor. İnsan olarak çevreye ve doğaya saygılı olmalıyız. İşte bir ekolojik kıyametin sanki habercisi iklim değişikliklerinin getirdiği sıkıntıyı hep birlikte yaşıyoruz. Gezegenimiz ciddi bir sıkıntı çekiyor. Yağışların dengesizliği bunu gösteriyor. Son 80 yılın en büyük yağışının birkaç saat içinde İstanbul’a düşmesinin karşısında insanın bu doğal afetler karşısında yapacağı bir şey kalmıyor. Bunlar olağanüstü hal. İnsanoğlu bu gibi afetlerde çaresiz kalıyor.

2. ISLAH DEĞİL İŞGAL: İlmi olarak meseleye bakmak gerekir. Derelerin ıslahından çok, problem derelerin üzerine yapılan birtakım kaçak yapılardan kaynaklanıyor. Silivri’de bir dere yatağını gördük. Geçmişte Mimar Sinan yapısı köprünün bir bölümü işgal edilmiş. Elbette taşkın olacak bu çok açık. Ama maalesef hemen derenin yanında dört-beş katlı binalar inşa edilmiş.

YAPILAŞMA ÖNLENMELİ: Küresel iklim değişikliği nedeniyle taşkınlar daha da artacak. Vatandaşlar dere yataklarını işgal etmeyecekler. Dere yatağını işgal ederseniz, bir gün dere mutlaka işgal edilen yatağını geri alır. Burada vatandaşlara büyük iş düşüyor. Özellikle imar planlaması yapılırken, belediyeler yer darlığı sebebiyle dere yataklarını kapatarak, yer kazanmak adına geçmişte hatalar yapılmıştır. Kaçak yapılar varsa, yerel yönetimlerin bunu kesinlikle önlemesi gerekiyor.

3. “Ayamama Deresi, İstanbul’un sorunlu bir deresi. Ayamama Deresi bir sonuçtur. İstediğiniz kadar tedbir alın dereyi beş kat büyütüp, iki kat derinleştirin diğer kısımlarda yeterli altyapınız yoksa zaten su oradan yol bulup oraya iniyor. Sadece bir Ayamama Deresi değil. Sorun İstanbul’un sahilden kuzeye doğru ve doğudan batıya doğru yapılaşmasındaki standart dışı uygulamalar. Karayollarına bağlantı yolları, mahalli yollar, orada yapılan köprüler var. Onlar oranın günlük ihtiyaçlarına göre planlandığı için onlar böyle bir felakette hizmet yerine engel oluşturmaya başlıyor, olay bundan ibarettir.”

Şimdi ben size yukarıdaki açıklamalardan 1 numara için GreenPeace Türkiye ve Balkanlar Koordinatörü AB, 2 Numara için İstanbul Şehir Planlamacıları Odası ve Mimarlar Odası başkanı CD, 3 Numara için de dünyaca ünlü mimar ve şehir planlama gurusu EF desem inanırsınız. Oysa;

1 Numara: Kadir Topbaş,
2 Numara: Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu (Milletvekili seçilmeden İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Genel Müdürlüğü dahil Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bağlı çok sayıda kurumda üst düzey yöneticilik yaptı)
3 Numara: Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım (1994-2000 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) Genel Müdürlüğü yaptı).

4 dönemdir bunları seçen seçmene ne desem az... Artık belli oldu bu şekilde ders çıkmayacak, suratına pislesen nimet diyen tuhaf mazo bir seçmen. Bu adamlara sel de ulaşamıyor, bari yıldırım falan da ulaşmaz acaba?

2 Comments:

frozen said...

"Suratına pislesen nimet diyen tuhah mazo seçmen"

bu şekilde yakşalırsanız sokaktan geçen her iki kişiden birisine, söylediklerinizin mantıklı olan tüm bölümleri havada kalır.

dolayısıyla, ömrünüz biter ve iktidarı göremezsiniz.

oysa gerçekten bilindik ama çok yerinde ve doğru tespitler birçoğu yazdıklarınızın.

dipnot: karneli dönem konusunu, çok geçmişe değil, annenize babanıza bile sorsanız, onlar size bunun 1940'larda olmadığını söyleyecektir.

neşe said...

İnanıyorum helak oldukları günler de gelecek, zalimlerin sonunu görürüz biz de bir gün.! eline yüreğine sağlık, çok doğru düşünceler'!!!!