14 Ekim 2007 Pazar

Ağva

İstanbul dev bir stres yumağı. En Pollyanna insan bile burada sinirden elektriklenerek dev bir mıknatısa dönüşebilir, infilak edebilir. Aslında herkesin malumu ama İstanbul'umuzun Londra'ya özenmesi ve son 4 gündür güneş yüzü görmememiz ve 2 gündür kesintisiz bir yağmur yağması da bu duruma pek olumlu bir katkıda bulunmadı. Hatta bir alıntı yapalım da görelim, İstanbul'a tatil için gelen Ayşe ne demiş:
Ankara'dan İstanbul'a 3 küsür saatte vardık, İstanbul'a vardıktan sonra köprüye ulaşmamız 1.5 saat sürdü. Burada trafiğin ne kadar bunaltıcı olduğunu anlatacak değilim ama nasıl nasıl nasıl böyle yaşanabilir her gün? Dönerken iyice felaketti yol İstanbul'a geliş istikametinde. Neredeyse Bolu'ya kadar trafik vardı. Bu çılgınlık. Ve eminim ki o konvoydakilerin çoğunluğu "Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünün" güzel olduğunu düşünmüyorlardı.

Hal böyle olunca yani en rahat ve güzel geçmesi gereken tatil günleri bile insanda stres yaratan bir yerde yaşıyorsanız en güzeli ilk fırsatta yakınlara bir yerlere kaçmak, İstanbul'u unutmak. O yakınlardan biri de tabi ki Ağva. Ağva İstanbul'dan yaklaşık 80 km kadar uzakta harika bir yer. Bu şirin yer ile ilgili en ufak detayın bile atlanmadığı bir rehber de mevcut. Şu adresten rehbere ulaşmak mümkün. Bu ufak belde huzur, ördekler, yeşillik, araba gürültüsünün olmadığı bir yer için yani anti-İstanbul için benzersiz bir örnek. Hatta benim gibi bir Ankara'lı için Kuğulu Park özlemimi bile gideren süper bir yer.



Ağva'ya gideli neredeyse 1 ay olmuş. Son büyük yaz tatilimin son hafta sonunda içim sıkıntılarla dolu gitmiştim. Bilmeden de olsa çok doğru bir tercihmiş. İnsanın tüm sıkıntısını, gerginliğini alan ılık bi rüzgar gibi bir yer. Küçük yerlerdeki "Acaba kız arkadaşımın elini tutabilir miyim?", "Küpeme bi şey derler mi?" türü mahalle baskısından [oh şu lafı kullanmadan ölmekten çok korkuyordum! :)] hiç nasibini almamış (Almasın da zaten). Ramazan ayının ilk hafta sonu gönül rahatlığıyla denize nazır bir kafede diğer 2-3 masanın eşliğiyle biramızı içtik. Kimse dönüp bakmadı bile...


Ağva'ya gittiğinizde, sağdaki fotoğraftan da göreceğiniz üzere, nehir kenarında bir sürü otel var. Biz Club Rivière'de kaldık. Otellerin çoğu Haziran - Eylül arasında tek gecelik rezervasyon almıyorlar. Ancak Eylül ayından itibaren havaların soğuması, okulların açılması vs gibi sebeplerle tek günlüğüne de gitmek mümkün (ki doğrusu da bence bu. Cuma akşamı iş çıkışı oraya sadece yatmaya gitmek için ekstra bir gün parası vermek bana saçma geliyor).

Kesinlikle bir sonraki fırsatta tekrar gidilmeyi hakediyor zira huzur -en azından benim- İstanbul'da en çok ihtiyaç duyduğum ve burası bunu depolamak için ideal bir yer!