10 Aralık 2007 Pazartesi

Her Şeyin Başı Sağlık!

Bir insan hayatını yaşama konusunda ne kadar özgürdür? Bu uzun süredir kafamı kurcalayan bir soru. Bir çok yabancı filmde evin oğlanı/kızı 18 yaşına gelince tası tarağı toplar, kafası nereye istiyorsa oraya gider. Evin ebeveynleri de buna müdahele etmez, destekler (Yavrumuz kendi kanatlarıyla uçuyor tribi). Bizim daha bir koruyucu, kollayıcı; sahip çıkan bir yaklaşımımız var. O ince sınırı geçmediği sürece korunup kollanılmak, ilgilenilmek hoşuma gidiyor açıkçası.

"Bu benim hayatım; beni ilgilendirir!" genelde katıldığım bir cümle. Yine de konu, başlıktan da anlayacağınız üzere, sağlık olunca sevdiklerime müdahele etmekten kendimi alamıyorum. Her ne kadar annem diyetisyen olsa da hayatımın hiçbir evresinde hastalık hastası, sağlık delisi, enginar kabukları emen, kereviz suyu içen birisi olmadım. Dondurmayı kalorisine göre alan yazlık arkadaşlarım olsa da [onlar kendini biliyor :)] buluttan nem kapan, Michael Jackson gibi maskeyle dolaşan bir insan değilim; bu yaştan sonra da olacağımı çok sanmıyorum.

Yine de arabasının bilmemkaç bin km bakımını atlamayan, evindeki kedisi köpeği bir öğün yemek yemeyince karalar bağlayan, ahlar vahlar ile koşa koşa veterinere götüren insanlar söz konusu kendi sağlıkları olduğu zaman nasıl bu kadar umursamaz oluyorlar gerçekten anlamıyorum. Belli bir yaşı geçmişler veya ciddi bir sağlık sorunu yaşamış insanların düzenli olarak (mesela yılda bir) kendilerini kontrol ettirmelerinde nasıl bir sakınca var anlamış değilim. Malesef eğitim düzeyi yükseldikçe de "her şeyi bilirim" tribiyle doktora gitme oranı düşüyor. Her ne kadar "eğitim" yüksek gözüküyorsa da bu benim için gerçek bir cahillik işareti. Doktora gitmek için illa başınıza kötü bir şey gelmesi gerekmiyor. Beni de en iyi Ayşe anlar sanırım.

Hayat her ne kadar kişinin kendi hayatı da olsa onu sevdikleriyle paylaştığı sürece sevdiklerinin de söz hakkı oluyor. "Aaa rahmetli taş gibi adamdı noldu ki birden bire?" veya "Rahmetli taş gibi adamdı ama doktora gitmeyi sevmezdi." türü laflar en mutlu ve sakin anımda bile beni çileden çıkaran laflar. Kendinizi de kediniz kadar önemseyin lütfen.

Öptüm bye.