26 Aralık 2007 Çarşamba

Psikopat Ebeveynler, Yarış Atı Çocuklar & The Nanny Diaries

Türkiye'de çocuk/genç olmanın zorluğu konusunda kimsenin bir şüphesi olmadığına eminim. İlköğretim 5'ten itibaren dershane, Anadolu Liseleri sınavı sıkıntısı bitince 1 yıl ara lisede tekrar dershane, özel ders, ek ders, yüzbinlerce soru vs. Gençler hayata bir yarış atı gibi başlıyor ve de çatlayana kadar koşturuluyor. Ciğeri daha kuvvetli olanlar finish çizgisine kadar son sürat devam ederken, diğerleri eleniyor. Pek Darwin'vari bir o kadar da zalimce...

Geçenlerde Milliyet'de artık butik dershanelerin moda olduğunu okudum. Haberi aramama rağmen bulamıyorum -tam rakam vermek isterdim- ama Türkiye'de dershanelerin yıllık cirosunun insanın dudağını uçuklatan bir rakam (milyar dolarla ifade edilen) olduğunu okuduğumda ağzım açık kaldı. Bundan 8 sene önce yavaş yavaş küçülmeye başlayan dershaneler sonunda 'butik' olarak adlandırılacak kadar küçülmüşler demek ki...

Yine o dünlerde okuduğum bir haberde (bu sefer Hürriyet, görüyorsunuz Doğan olmasa yazacak bir şeyim yok...) nispeten ünlü sayabileceğimiz, kültürlü, okumuş etmiş insanların çocuklarını nasıl yetiştirdiği ile ilgili bir haber vardı. Habere göre artık çocuklar 3 yaşında keman derslerine gönderiliyor, doğumdan itibaren evde anne - babası sürekli yabancı dilde konuştuğu için ilk sözleri 'mom' (veya konuşulan dil neyse o dil) falan oluyor; 5 yaşında ata, 7-8 yaşında ise 2. yabancı dil kursuna gönderiliyor. 

Gerçekten insana şaka gibi geliyor ama değil. Bu haberi okuduğumda birkaç hafta kendime gelemedim ve anne - babama olan sevgi ve bağlılığım arttı. Bu bahsettiğim çocuklarından ufak Einstein yaratma hobisindeki insanlar Defne Samyeli ve eşi, Ayşe Arman ve sevgilisi (itiraf edin burda adını duymak sizi şaşırtmadı değil mi?) ve muadili insanlar. Sanki çocukları sürüş testindeki bir arabaymış gibi, yeni işlemci teknolojisini denermiş gibi zorlayarak; 5 yaşındaki ufacık bir çocuğun kaldırabileceğinden çok daha fazlasını yükleyerek neyi amaçlıyorlar süper merak içindeyim.

Bırakın çocuk bütün gün gebeş gebeş tv izlesin demiyorum. Şüphesiz biraz zihni çalıştırmada hiçbir sakınca yok. Okula gitmeden okuma yazma öğrenen, basit matematik işlemlerini öğreten anne babalar (misal benimkiler) bunu amaçlarken; günümüz anne babalarının bu tutumu, bende çocuklar adına ciddi bir acıma duygusu yaratıyor. Bu kadar çok kastıktan sonra da Ayşe Arman'ın evladı gibi oluyorsunuz. Bakın 3 yaşında annesine ne demiş: 'I said saçlar no dedim!'. Benim çocuğum böyle bir şey dese sanırım üzüntümden kanser olurum.

Bütün bu düşüncelerle senenin sabun köpüğü filmler dönemine girmişken kalkıp 'The Nanny Diaries''e gittik. Çok bir şey beklemeden izlenecek hoş bir film. Scarlett Johansson'un dekoltesiz ilk filmi (Kendine güvenen bir film yani) eli yüzü düzgün bir şekilde başlıyor ve bitiyor. Konuyu kısaca üniversiteden yeni mezun bir kız ne yapacağını bilemiyor, kendini bulmak için bir süre dadılık yapayım diyor; süper zengin bir aileye dadı olarak gidiyor olaylar gelişiyor şeklinde özetleyebiliriz. Çok da detaya girmiyim ama 5 yaşında gerçek bir psikopat yetiştiren bu aile dadının çocuğa yeterince iyi bakamadığını düşünüp bir danışman tutuyor. Danışmanın dadıya ilk sorusu 'Çocuğa Financial Times veya Washington Post okuyor musunuz?' oldu. Bu soru salonda gülüşmelere sebep olsa da acı ama gerçek türünden bir soruydu.

Bütün bunları gördükten sonra Türkiye'de normal bir çocuk yetiştirebilmenin başarı olduğuna inanıyorum ve normal bir insan olabildiğime seviniyorum,. Zaten siz hiçbir ek yapmasanızda yeterince zor olan çocuk olmak bir de bu tür tuhaf ebeveynler sayesinde hepten kördüğüme dönüşüyor. Çocuk dediğin koşar top oynar, barbie giydirir ne biliyim bilgisayar oynar. Hayat ilerde zaten insanları yeterince kasıyor, 3 yaşından özel derse başlamanın alemi yok. Bırakın çocuğunuz deterjan reklamındaki gibi hava kararıncaya kadar, toz toprak içinde koşsun. Zira bir daha bunu yapacak zamanı, zamanı olsa da hali olmuyor.

6 Comments:

daphnevega said...

"I said saçlar no dedim" linkine tıkladım, okurken midem bulandı. Hatta bir de yazının altındaMehmet Ali Birand'a doğumgünü için bol seks dilediğini görünce kusacak gibi oldum. Bu kadın gerçekten kafayı yemiş. Gerçekten benim çocuğum da böyle derse çok üzülürüm ve kafasını kırarım. Heyyyt Türkçe konuş benle bücür! derim.

si-men said...

okurken kanım çekildi desem yeridir, Ayşe Armandan o kadar nefret ediyorum ki, izah bile edemem. Doğan medya grubuna olan kinimin katmerlenmesine sebebiyet veren bir insan kendisi. Saçma sapan bir hayatın içinde, saçma sapan inanılmaz boş bir şekilde yaşayan insan evladı. Çok da erotikmiş duş seansı, gıcık.

Gelgeleim dershane işlerine, bu işin pazarı inanılmaz değişken ve ilginçtir ki hiçbir pazarda olmadığı kadar uyumlu herkes. Sonuçta kardan, paradan bahsediyoruz ama yenilikler her zaman izlenmez. Bu konuda herkes yenilikleri takip ediyor, eğitim de sağlık gibi lüks hale geldi ne diyebilirim ki.

bol ...'li günler dilerim :)

OzLeM said...

Benim minik kızım ODTÜ'nün yuvasına başaldı bu sene. Öğretmenleriyle yapılan bir toplantıda bir sürü şey konuşulurken bir ara "çocukları test sistemine hazırlamak için" diye bir ifade geçti.Gözlerim yuvalarından fırladı! Bir dizi yayından bahsediliyordu, bakmadım bile ne olduklarına ama "NEDENN?" dediğimi hatırlıyorum. Henüz 3 yaşındalar. "Malesef böyle bir eğitim sistemimiz var bu ülkede ve çocukların böyle hazırlanması gerekiyor" vs diye konuşuldu. Böyle bir konunun 3 yaş müfredatında olması tabi ki oradaki öğretmenlerin suçu değil ama...olay hazin yani...
O gün net olarak anladım ki maratona artık 3 yaşında başlanıyor ve biz gelmişiz oraya. İstemediğimiz bir yarışa sokuluyor gibiyiz. Direnebileceğimiz kadar direnmeye kararlıyız ailecek:-))

etipuf said...

bu kose yazisi aslinda cocuklarin cok asi oldugu , iste bazen ebeveynlerin cocuklar karsisinda zor durumda kaldiklari konusuna dikkat cekiyor gibi gorunse de , ingilizce kullanililarak yapilan bu karsi koyma sekliyle gururlanmis bir kadin goruyorum bu yazida..ayse arman'i hic sevmem ,cocuguda "I said saçlar no dedim" cumlesiyle tokat atma hissi uyandiracak kadar itici...

anne -kiz alacan dovecen. dayaginin tadina doyum olmaz boylesinin...

$afak said...

Ayşe'cim sadece sen de değil herkeste ciddi bir hınç birikmiş Adaşın Arman'a karşı. İlginç bir ara ben de öyle hissederdim şimdi tuhaf hafif bir acıma duygusu var bende. Hiçbir zaman çok oturgaçlı götürgeç türü dil fanatiği olmadım ama cidden 3 yaşında ufacık birinin böyle yamuk yumuk konuşması hüzün verici. Büyüyünce de güldüğümüz 'offf mood'um çok down oldu yaaa!' oluyor bunlar...

si-menbence hayatı saçma sapan değil, tam istediği hayatı yaşıyo! Gez toz içi boş fantasik yazılar yaz çuvalla para al! Gerçekten imreniyorum :))

Dershane konusuna gelirsek öğrenciler giderek daha da dershane bağımlı hale geliyorlar. Başarı için 5 gün okul + 4 gün dershane + 2 gün özel ders formatında insanın delirmemesi mucize bence...

Ozlem bol şans umarım sonuna kadar direnebilirsiniz. Lakin insan düşünmeden edemiyor 3 yaşına kadar indiyse durum boşuna mı bu kadar laf ediyoruz acaba haklı olabilir mi eğitimciler diye...

Sevinç hiddetli gördüm seni :) O gururu hafiften ben de gördüm. Asıl ilginci o zaten. Yavrucakın öyle bir ortamda büyüdükten sonra bunu demesi normal. Asıl beni de şaşırtan ebeveynlerin bu tuhaf gururları: '3 yaşında ama ingilizce tepkisini koyabiliyor!'

Oh my fucking goodness ya!...

Adsız said...

Olaylarin kesinlikle oyle olmadigini olamadigini asla ama asla aklinizdan gecirmiyorsunuz degilmi?Yani turkiyedeki anneleri babalari bilemem, ayse arman avukatida degilim ancak eger yabanci bir ulkede yasiyorsaniz cocuklarinizin bu ikilem icinde nasil kaldigini anlayabilirsiniz yani mide bulandiracak kizdiracak uzuntuden kanser edecek bir sey yok ortada.Bir cok cocuk biliyorum anne babasi turk oldugu ve hatta hatta 7 yas civarinda turkceyi mukemmel dercede konusarak bu ulkeye gelmis ancak egitim almaya baslayinca mecburen hersey bozulmus ve sonucta
cocugun turkcesi bozulmus ve ingilizce konusmayi tercih ediyorlar simdi.Yani olaylara bu kadar at gozlugu ile yaklasmak zorundamisiniz?Sozum tek bir kisiye degil blog yazari yada yorumcular degil ama bazen yazdiginiz konu hakkinda hakli bile olsaniz verdiginiz ornekler yanlis.Biliyorsunuz yada belki bilmediginiz icin yanlis ornek veriyorsunuz ayse arman da yurtdisinda yasiyor ve kizi orada okula devam ediyor.

Esra